20 Kasım 2015 Cuma
Yapı denetim şirketlerinin önemli sorunları
4708 sayılı yapı denetimi hakkında kanunun uygulanmasında karşılaşılan sorunların bir bolümü aşağıda belirtilmiş olup konu ile ilgilenen uygulamacı değerlı meslektaşlarımızın görüşlerini de eklemeleri ve ilgililere iletilmesi temennisi ve saygı ile arz ederim.
1- Kapatma cezası : 4708 sayılı yasa ile kurulan yapı denetim şirketlerinde bir eleman tarafından denetim sırasında denetimle ilgili işlenen herhangi bir suçtan dolayı yapı denetim şirketi 3 ay, 6 ay veya bir yıla kadar geçici kapatma cesasına çarptırılmaktadır. Kapatma cezası şirket sahibini mağdur ettiğinden başka yapı sahibini,şirkette çalışan diğet tüm elamanları, şirketle ilgili tüm üçüncü şahısları, şirketin bütün işlerini yapan diğer yapı sahipleri, müteahhitleri, şantiye şeflerini ve hatta işlerin bürokratik işlemleri nedeni ile belediye ve bayındırlık müdürlüklerini dahi etkilemektedir. Suçun şahsiliği nedeni ile kollektif bir cezalandırmanın gereksiz ve haksız olduğunu düşünüyorum. Sadece suçu işleyenin veya ihmali bulunanın cezalandırılması, yasa ve ek yönetmeliklerin buna göre düzeltilmesi gerekmektedir. Mevcut durumun hukuk prensiplerine uygun olmadığını düşünüyorum.
2- Müteahhitlerin belgelendirilmesi: Bu yasaya göre inşaatların yapımını üstlenen müteahhitlerden hiç bir mesleki yeterlilik belgesi istenmemektedir. Bu durumda müteahit denetim karşısında hiç bir sorumluluk hissi duymamakta, denetimin yaptırım gücunu hafife almakta, uygulamada yapı denetimin işlevini gereği gibi yapamamasına neden olmakta hatta müteahhit sanki yapı denetiminin patronu gib davranmaktadır. Müteahhitlerin belli kurslardan geçirilerek sertifikalandırılmaları ve sertifikasız kişilerin müteahhit olarak çalişamamaları gerekir. sertifika veya belgenin belli koşullarda iptal edilmesi; denetim şirketinin puanlamasına bağlanması denetim gücünü artıracak ve müteahhitler sorumluluklarını hissedeceklerdir.imar kanununun 42. maddesinde son yapılan değişikliğe göre müteahhitlerin sertifikalandırılması koşulu getirilmekte ancak yürürlük için iki yıl geç başlanması koşulu getirilmiş olması konuyu yumuşatmış olup bu sürenin en çok 6 aya indirilmelidir.
3- Yapı denetim şirketlerinin sicillerinin doğrudan bayındırlık müdürlüklerine bağlanması, belediyelerin yapı denetim şirketlerinin üzerindeki tasarrufun kaldırılması denetim yetki ve gücünü artıracaktır. Bayındırlık Bakanlığı tarafından sertifikaları verilmiş denetçi mühendisler tarafından denetlenerek tutanaklarla tepit edilen kısımların tekrar belediye elamanları tarafından denetlenerek vize verilmesi kabul edilebilecek bir durum değildir. Denetçinin de denetlenmesi durumunda denetleyenin de denetlenmsi gibi bir sarmala gireriz.. Bu nedenle artık denetçi mimar ve mühendislerimize güvenmemizin gerektiğini söylemeliyiz. yanlış yapan mühendisler ve mimarlar için de ağır yaptırımlar zaten yasada bulunmaktadır.
4- Hakediş bedellerinin arsa sahibi tarafından yatırılıp yatırılmadığına bakılmadan işin tamamlanmış seviyesine göre 7 gün içinde ödenmesi sağlanmalıdır. Ödeme sisteminin bu şekilde kesin olarak uygulanması halinde yapı sahiplerinin denetim şirketleri üzerindeki vesayet durumu da ortadan kalkacak olup denetim işleri daha özerk hale gelecektir.Beldiyelerin bu konuda yetki ve sorumlulukları bulunduğu halde bu sorumluluğu fiili olarak yapı denetim şirketlerine aktarmaktadırlar.
Yapı denetim şirketlerinin yapı sahibi ve vekilleri ile parasal konuda karşı karşıya getirilmemesi esastır. Aksi taktirde denetim işlemleri zaafa uğramaktadır. Bu gerçeği aslında herkes bilmekte ancak hepimiz işin kaolayına gitmekteyiz.
5- Yapı denetim şirketlerinde çalışan teknik personelin özlük işleri kapsamlı bir şekilde düzenlenmeli, şirket içinde uzmanlık alanında tek olan elamanların izinli yada raporlu oıması durumunda vekaleten görevlendirme sistemi tarif edilmelidir. Proje denetçilerinin inşaat mahallinde yapılan işlemlerle ilgili konularda tutanak imzalatılması prosedüründen vaz geçilmelidir. Mutlaka proje denetçilerinin inşaat mahallinde denetim yapması isteniyorsa buna gerekli imkanlar sağlanmalı ancak aynı zamanda proje denetçilerinin alan olarak denetlediği proje ve uygulama yoğunluğu da dikkate alınmalıdır.
6- Her geçen gün her belediye kendine göre çeşitli evrak talep ederek kırtasiye ve prosedürleri kontrolsüz bir şekilde artırmaktadır. Bürokrasinin ayıklanması ve azaltılması konusunda teknolojinin de dikkate alınarak yeniden gözden geçirme ve düzenleme yapılmalıdır. Belediyelere onaylanmak için verilen evrakların yasal süreleri içinde onay yada gerekçeli olarak reddi sağlanmalı, aylarca evraklaar belediyelerde beklememelidir.
7- inşaat mahallinde şantiye şefine rastlanmamaktadır. Şantiye şefliği sembolik olmaktan çıkarılarak ciddi bir şekilde şantiyede görev yapacak duruma getirilmelidir. Bu konunun denetimi sadece denetim şirketlerine yüklenmemeli, ekonomik ve teknik açılardan konu ile bayındırlk müdürlüklerinin ilgilenmesinde yarar vardır. Yapı denetim şirketi bir tutanakla şantiye şefi inşaatta bulundurulmuyor diyerek inşaatın durdurulmasını sağlayabilir. Bu nedenle ''inşaatı mühürlenmelidir'' diyerek belediyeye müracaat etmesi çok kolay olmakla birlikte sonuçları birinci maddede saydığımız gibi çok ağır olmaktadır. İnşaatların bu günki koşulları nedeni ile böyle bir kararın uygulanması mahalli şartlara uygun görülmemektedir. şantiye şefliği konusuna pratik bir çözüm getirilmelidir. örneğin şantiye şefliğini kurumsallaştırma gibi bir çözüm düşünülebilir.Ama bu konuya mutlaka uygulanabilir bir çözüm getirilmelidir.
8-Yapı denetim sisteminin tüm yurtta uygulanması için artık daha fazla gecikilmemelidir.
saygılar sunar bütün ülkemin depreme dayanıklı yapılara bir an önce kavuşması dileklerimle!....
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder